Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SHAUNA SINGH BALDWIN - RUH SEÇEN

Resim
''Gözlerinin şekli, burnunun uzunluğu, dudaklarının kıvrımı, tüm bunlar bana seninle alakalı hiçbir şey anlatmaz. Ya da sana benim hakkımda. Gerçekten konuşan ve dünyada iz bırakan, sadece eylemlerdir''      Yedi yıl önce yazarın ‘’Beden Unutur Yürek Hatırlar’’ adlı romanını okumuş ve çok beğenmiştim... Hint kültürünü tüm detaylarıyla anlatan bir romandı ve çok etkileyiciydi... bu romanda parçalanma sürecindeki Hindistan’ın 1937-1947 yılları arasındaki durumunu kadınlar üzerinden, Hindular, Sihler ve Müslümanlarla iç içe geçmiş bir hikaye olarak anlatıyordu... ''Ruh Seçen'’ de ise 1994-2005 yılları arasını anlatıyor, yine kadınlar üzerinden ve bu sefer Hindular, Sihler ve Hristiyanlarla birlikte... yazar kadın hikayeleri anlatıyor özünde ve özellikle bu romanda tek konu kadınlardı... kız çocukların istenmemesi, kadınların eğitim görseler de, zengin ailelerden gelseler de, yüksek kasttan olsalar da her hal ve şartta ezildiklerini gösteren bir öykü

NEDİM GÜRSEL - BOĞAZKESEN Fatih’in Romanı

Resim
Yine epeydir okumak istediğim bir yazar ve güzel bir roman...  Nedim Gürsel ‘’Perşembe Buluşmaları’’nın Ocak ayı konuğu idi son kitabı ‘’Yüzbaşının Oğlu’’ nun tanıtımı yapılıyordu ama ben yine başka bir roman seçtim, 1995 yılında yayımladığı ‘’Boğazkesen’ ’i... ve çok memnun kaldım... hakikaten romanın adında da belirtildiği gibi Fatih’in Romanı bu... anlatılan yalnızca İstanbul’un fethi değil, II. Mehmet’in tüm hayatı, kişiliği.... anlatı kronolojik bir sıra da izlemiyor... mesela önce İstanbul’un fethinden sonraki olayları anlatıyor, sonra Boğazkesen’in inşasını, sonra Fatih’in 40 yaşından sonraki duygu ve düşünce dünyasını, sonra Çandarlı Halil Paşa’nın fetih sırasında yaptıklarını (ki okuduğum aynı konudaki romanlar içindeki en olabilecek Çandarlı kurgusu buydu), sonra 53 gün süren kuşatmayı gibi zaman mekan atlayarak kurguluyor yazar romanını... ama asla kopukluk olmuyor hatta daha ilgi çekici olmuş,  şimdi sıra neye geldi acaba diye merak ediyorsunuz ... tüm bu tarihi hika

LEVENT METE - TERAPİ

Resim
Burada daha önce de yazmıştım hekimlerden çok iyi yazarlar çıkıyor birde hekim psikiyatrist ise daha da mükemmel oluyor diye... Levent Mete öyle biri hem psikiyatrist hem yazar ve çok iyi kitapları var... ben bundan önce ‘’Aşk Hastalığı’’ ve ‘’Büyücüler’’ romanlarını okumuş, çok beğenmiştim... Bu seferki konu psikoterapi ile ilgili üstelik... çocukluğunda her türlü travmayı yaşamış genç bir kızın iyileşmek, kendisini biraz daha normal hissetmek  için gösterdiği çabayı, bulduğu sıra dışı yöntemi anlatıyor... tüm terapi seansları, kızın geçmişte ve bugün yaşadıkları çok etkileyiciydi... yazar hikayenin peşinden sizi koşturuyor neredeyse... acaba ne olacak diye peş peşe sayfaları çeviriyorsunuz... ulaştığı sonda olabilecek en akla yakın durumdu...  Buraya kadar romanı çok beğendim takıldığım tek nokta tanıtımda sözü edilen ‘’..... çocukluk anıları ortaya çıktıkça, akıldışının güçleri de canlanıp ortaya çıkar’’ cümlesindeki akıldışının güçlerinin (detay vermek istemiyorum ama ka

GÜL İREPOĞLU - İSTANBUL YILDIZI

Resim
Yine çok sevdiğim bir yazar, epeydir yeni bir roman bekliyordum ki iki hafta önce çıktı ‘ ’İstanbul Yıldızı ’’... Gül İrepoğlu sanat tarihi profesörü, mesleki kitaplarının yanı sıra iki romanı ( Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde  ve  Cariye ) bir otobiyografisi ( Fiyonklu İstanbul Dürbünü ) var... yazar birçok işi bir arada yaptığı için romanların yayımlanması uzun zaman alıyor... yine bu seferki de dahil tüm romanlarında sanat ile tarihi iç içe geçirerek yazıyor... üslubu çok güzel tüm hikayeyi oya oya, nakış nakış işliyor (özellikle Cariye romanında bu en üst düzeye çıkmıştı) ... ‘’Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde’’ de   Lale Devrini anlatıyordu nakkaşlar, şairler cümle sanat erbabıyla birlikte, ‘’ Cariye ’’’de I. Abdülhamit’in cariyelerinden birine olan aşkını mektuplar (Topkapı Sarayında o mektuplar sergileniyor) vasıtasıyla anlatıyordu... hatta ‘’ Fiyonklu İstanbul Dürbünü’’ nde bile   kendi hayatını giysilerle ilişkilendirerek anlatıyordu... Bu seferki roman ‘ ’İ

HARUKİ MURAKAMİ - KOŞMASAYDIM YAZAMAZDIM

Resim
Sıkı bir Murakami hayranı ve yazarın türkçeye çevrilmiş tüm romanlarını okuyan biri olarak hakkında da epeyce bilgi sahibi olduğumu düşünüyordum... ama bu denemeyi okuyunca pek de bir şey bilmediğimi fark ettim... aslında bu kitap otobiyografi değil (yazar kendisi hatırat diyor), ağırlıkla koşma tutkusunu anlattığı arada bunu yazarlığına bağladığı bir anlatı... Murakami’nin müziğe olan ilgisini biliyordum ama çeyrek asırdır koştuğunu her yıl bir tam maratona katıldığını, bir ultra maraton (100 km) koştuğunu bunun yanı sıra da triatlona (yüzme, bisiklet, koşu) katıldığını bilmiyordum... Zaten inanılmaz bir yazar olarak gözümde çok büyük bir yeri vardı birde böyle zor sporları büyük bir disiplinle yaptığını okuyunca iyice devleşti... bu kitabı yazdığı yıl 57 yaşında, hem New York Maratonunu hemde Boston Maratonunu koşuyor... sonrasında da triatlonla devam ediyor ve hayatını bu şekilde devam ettireceğini de belirtiyor... Kendini yazar ve koşucu olarak tarif eden Murakami bu kitap

TERRY PRATCHETT & STEPHEN BAXTER - UZUN DÜNYA

Resim
Bu sefer ki kitap bir bilim kurgu, yazarları da bu alanda en iyilerden biri olarak kabul ediliyor, ayrıca paralel evrenleri anlatıyor... okumak için yeteri kadar neden yani... 2026 yılında 10 milyar nüfusa ulaşmış dünyada internete konulan bir dosyada yer alan basit bir cihaz ile insanlar paralel dünyalara geçiş yapmaya başlıyorlar, birden bire sonsuz sayıda dünyaya sahip oluyor insanoğlu... bazı insanlar ise cihaza bile gerek olmadan geçiş yapabiliyorlar... yanlarında demirden mamul eşyalar dışında her şeyi götürebiliyorlar ve geçiş yapıldığında ortaya çıkan tek yan etki mide bulantısı... böyle inanılmaz bir olay bu kadar kolay yapılınca dünya nüfusunun büyük bölümü kısa sürede paralel dünyalara dağılıyor ve sıfırdan medeniyet inşa etmeye başlıyorlar... birden bire kaynaklar sınırsız hale geliyor... diğer dünyalarda insan yok, bitki örtüsü yoğun, değişik bir sürü hayvan ve insansı diye nitelendirilebilecek canlılar var... paralel dünyalara uzun dünya adı veriliyor, bildiğimiz düny

HAKAN YAMAN - Güz Kokulu Günahlar

Resim
Hakan Yaman ile daha önce de bahsettiğim Pera Palas ve Doğan Kitap’ın birlikte organize ettiği ‘’Perşembe Buluşmaları ’’nda tanıştım... yazar bu söyleşinin Mart ayı konuğu idi ve son çıkan kitabı ‘’Romancı’’ nın tanıtımı ile yazarlık serüveninden bahsettiği keyifli bir söyleşi oldu... Yaman’ın yayımlanmış 4 romanı ve Yunus Nadi Roman ödülü var ama ben daha önce hiçbir eserini okumamıştım ve konu edilen son romanı olmasına rağmen yazara imzalatmak ve okumak için 2011 yılında yayımladığı bu kitabı seçtim... 19. yüzyıl İzmir’i cazip geldi açıkçası (ben bu nedenle seçtim ama dönemden çok bahsedilmiyor, ara ara kısa ifadelerle yer alıyor)... Romanın konusu ana hatlarıyla bakıldığında güzel, bunu yazarak başlayayım ama yine ortada kaldığım kitaplardan oldu bu da...ilk yüz sayfa hiç cazip gelmedi (oysa ki yayınevinin sitesinde çok sürükleyici diye yorumlar okumuştum) sonrası daha iyi devam etti ama sevdim dersem doğru olmayacak... Hikaye ise şöyle; İzmir’in Levanten ailelerinden bir