VIRGINIA WOOLF - Mrs. Dalloway
Bir haftadır bu
romanı okuyorum ve kitap hepi topu ikiyüz sayfa, aslında okumuyorum bitirmeye
çalışıyorum ifadesi daha doğru olur... Woolf’un okumasının zor olduğunu
biliyordum ama bu kadar sıkıcı bir romanla karşılaşacağımı da düşünmemiştim
açıkçası... ne F.Kafka’da ne T.Mann’da bu kadar zorlanmıştım...
Yazar kendi
kafasındaki gelgitleri Clarissa üzerinden romana aktarmış gibi görünüyor... kendine ait zorlukları örneğin eşcinsellik, kadınların meslek sahibi olmalarına ilişkin kısıtlamalar gibi konuları anlatıyor ama sanki bir fırça darbesi vurur gibi belli belirsiz, siz cımbızla ayıklar gibi içinden çıkarmaya çalışıyorsunuz, onun yerine romanda uzun uzun davet hazırlıkları, çiçeklerin nasıl olacağı, kraliçenin arabasının nereden nereye gittiği gibi cümleler ağır basıyor... toplumu, savaşı eleştiren bir roman olduğu ifade ediliyor ama Septimus
karakteri (ki romanın tek iyi yanı Septimus ve karısının anlatıldığı bölümlerdi)
dışında bu pek anlaşılamıyordu... aklımda tek kalan ‘’zayıf olmayan ama desteğe
ihtiyacı olan’’ (tırnak içindeki bölümler yazara ait), ne istediğini hem bilen
hem bilmeyen mutsuz bir kadının ve
çevresinin kasvetli hikayesi oldu... yalnızca Septimus’un dramı çok gerçek ve
etkileyiciydi ama o da romanın bütünü içinde o kadar boğuluyordu ki içinden
ayıklamak çok zordu... sonuç olarak ben bu romanı hiç sevmedim, belki bana uymadı ama durum bu...
Yazar:
Virginia
Woolf
Çevirmen: İlknur Özdemir
Sayfa
Sayısı : 208
Basım
Yılı : 2013 (3. Baskı)
Yayınevi
: Kırmızı KediBirinci Dünya Savaşı'nın sonunda Londra. Sıcak bir yaz günü Clarissa Dalloway o akşam vereceği büyük partiye hazırlanmaktadır. Aynı gün Hindistan'dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: İlk aşkı Peter Walsh. Onun bu apansız gelişi uzak bir geçmişin anılarını, eski arkadaşlıkları ve Clarissa'nın gençliğinde yaptığı tercihleri canlandırır zihninde. Bütün yaşamı, ilişkileri ve sıradan, tekdüze evliliğine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden.
Clarissa çevresinde sürüp giden hayata ve o hayatın içindeki sayısız insana odaklanırken, yazar da çeşitli karakterler arasında gidip gelir ve onların yaşadıklarını Mrs. Dalloway'in akıp giden gününün içine yerleştirir. Virginia Woolf, 'Clarissa Dalloway'in hayatında bir gün' ü, en yetkin temsilcisi olduğu bilinçakışı tekniğiyle anlattığı bu romanında, erkekle kadın ve iki kadın arasındaki ilişkilere de bir pencere açıyor; karakterlerin her birinin iç dünyasına okuru da dahil ediyor; geçmişe ait benzersiz ama acı veren imgeleri bugünün imgelerine katıyor, toplumun dayattıklarının altında boğulan arzuları incelikle işliyor. Hayatı ve dış dünyayı her bir karakterinin gözünden ve zihninden muhteşem bir çözümlemeyle sunarken, zamanının ruhunu da başarıyla yansıtıyor.
Mrs. Dalloway, Türkiye'de ilk yayımlanışından 35 yıl sonra İlknur Özdemir'in çevirisiyle yeniden okurlarıyla buluşuyor.
Sizin bu değerlendirmeleriniz çeviriden kaynaklanıyor olabilir mi? Ben Tomris Uyar çevirisini okudum. Kitabın özetini beğendim, gayet güzel açıklanmış. Bir de romanla aynı isimli 1997 yapımı bir film var. Gerek dönemin Londra'sını gerekse karakterleri güzel işlemişler. Youtube da Türkçe alt yazılı, izlemenizi öneririm:) Teşekkürler.
YanıtlaSilÇeviriden değil ben yazarın tarzını sevmedim. Filmine bakacağım, çok teşekkürler:)
Sil